Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Günlükler-1

Hayatın bizler için ne planladığını bilmek gerçekten çok zor. Uzun bir dönemdir günlerin hızla süreklendiği çoğu olumsuz olayların içinde buldum kendimi. Nereden başlasam nasıl anlatsam bilemesem de bir yerlerden başlasam iyi olacak. Bütün bu yaşadıklarım benim için iyi birer tecrübe oldu. İnsanlara ve hayata bakış açımı temelinden değiştirmeme sebep oldu. Çevremdeki insanların gerçek yüzlerini görmek için bu kadar zor günler geçirmem gerekiyormuş demek ki. Benim başıma gelmez dediğimiz olaylarla karşılaştığımda yaşadığım şaşkınlığı üzerimden atmam pek kolay olmadı. Şimdi ne oldu, nasıl bu duruma geldik veya ne yapacağım sorularıyla baş başa kalakaldım. Günlük illaki  yaşanacak olanların sürdürülebilmesi için bile kendimle yaptığım kavga ölüme karşı kılıç sallayan savaşçı kıvamında zordu. Göz yaşları, insanın en büyük denizi ve dayanağıymış meğerse. Utanmadan sokaklarda, insanların gözlerinin içine baka baka ağlamak özgürlüğünün en büyük direniş olduğunu anladım hayata karşı...

Bağırmayın

Güneşin karalaması                                                                         "Hey Öğretmenim, sizi hayretle izlemekteyim! Kafamın ne kadar karışık olduğunu anlamadan bana bağırma, lütfen. Dünyayı anlamaya çalışmaktayım ve sizlerin bana yardımcı olacağınızı düşünmüştüm ama bana sürekli gürültü yaptığım için bağırmanızı veya verdiğiniz ödevlerinizi yapmak istemediğim için kızmanızı ve beni aşağılamanızı hak ettiğimi sanmıyorum. Henüz 10'lu yaşlarımdayım ama sanki dünyanın yükünü sırtlamışsınız omuzlarıma ve büyükmüş gibi yaşamamı istiyorsunuz benden. Çocukluğuma dokunmayın, oyunlarımı gelecek kaygısıyla çalmayın, bana bağırmayın!" Günlerimin izine düşmek istediğim önemli bir konu var sevgili arkadaşlarım. Kendi içinde yaşadığım sorunlar üzerine yazmayı pek sevmiyorum. Hele ki çocuklarım...

Mağaramdan

Büyüyen yalnızlığımızdı. Hayat, çevremizden akıp giden kavgaların arasında ufak nefesler alarak sürmeye çalışıyor kendi yazgısını. Her birimiz kendi mağaralarımıza kapanmış ufak pencerelerimizden dünyada olup biteni izliyoruz. Kendi gözetleme kulelerimizden ara sıra ses veriyoruz parmaklarımızın ucundaki harflere dokunarak. Hepsi bu! Fazlası yok, çok biliyormuş gibi gevezelik yaptığıma bakmayın, bildiğim tek şey yaşamın yalnızlığım olduğu. Uyum sağlayamadığım koşturmaca dünyasında giderek daha fazla içime gömüldüğüm. Her şeyin anlamını yitirdiği tek uğraşın başarı ve kazanmak üzerine kurulduğu sanrılar dünyasına sabrediyorum sadece. Ölümü, nasıl olsa gelecek olan yok oluşumu beklerken var oluşumla oyalanıyorum işte.  Uçurtmalarımızı saldık gökyüzüne  Kuyruğuna tutunarak rüzgarın  Savrulmaktayız, öylesine.

Yağmur

hızlandı. usul usul başlamıştı halbuki. sakin, tül gibi, ince ince tozunu alıyordu İzmir'in. Umarım taşkın olmaz, kimsenin mağdur olmadığı, herkesin sadece keyif aldığı, sıcak çayını yudumlayarak pencereden dışarıyı izlediği bir yağmurlu gün olur. Güzelliklerden dahi korkar oldum son zamanlarda. Bu kadar iyi olmamam lazım derken yakalıyorum kendimi. Bu durum gerçek mi(?) diye soruyorum kendi kendime. Sonra boş ver diyorum geçer nasılsa. İyi olan her şey gibi fark ettirmeden geçer gider. Arkasından gelen dumanlı günlere küçük bir hazırlıktır bu mutlaka diyorum. Ah kulağımdaki sonsuz soruların sonsuz çengelleri. Hiç susmaz mısınız siz? Biliyorum bitmeyecek kederli günlerim kolay kolay.  Kendi çukurum da dibe dibe gömülüp kendi karanlığımın içinde yuvarlanmaya ve içimin kuytusuna kıvrılıp bir yerlerden belki buralardan sızdıra sızdıra bir yol bulur muyum umuduyla sağa sola bakına bakına dolaşıp duracağım. Neyse bazen böyle ağır geçen günler geçidinde sıkışıp kalmış olsam da yağ...

Zaman Akar İken

Günlerin ardı ardına kovalandığı zamanlarda yetiştirmeye çalıştığımız tüm işler eksik tüm kazançlarımız yarım. Yarınsız sancılar içinde yanıyoruz durmadan. Yüz yıldır hiç bir yaramız sarılmadan durmadan kanayarak ve acımızı bal eyleyerek yaşamayı öğrenmiş bir millet olarak kavrulup duruyoruz işte kendi yağımızda ya da yangınımız da. Barış isteyenlerin akıbetinin belli olduğu coğrafyalarda yaşamak bir masaldan ibaret olsa gerek. Zamanın değişmeyen zembereğinde yine aynı afyonların uyuşturduğu zihinlerde küçük umutlarımız bile kalmadı. Hem haberiniz yok mu sizin, biz yaşamak yerine yaşama taklidi yaparak idare etmeyi öğrenerek büyürüz.   Bir ömür bir şeyler olmayı bekleriz. Olmaz ama beklemek üzerine methiyeler düzeriz sonra. Avunmayı ve kendi kendimize ninniler söylemeyi o kadar iyi beceririz ki, sormayın. Sokaklarda suratlarımız asıldı iyice, düğünlerimiz, bayramlarımız tükendi. Yaslarımıza yaslanıp, ağıtlarımıza sığınıp yüreğimizi soğutmaya çalışıyoruz. Yaşamaktan utanı...

Açın Kapıları

Uzun yıllar süre giden göç hikayelerinin içinden taşan yoksulluk ve yol hikayelerinin tanıklığını yaşıyor Anadolu. Göçerlikten yerleşik hayata geçen son nesil toplumlardan birisi olduğumuzu aklımızın bir kenarında tutarak hayatın ince yollarının dönüp dönüp yeniden aynı coğrafyada düğümlenmesinin bir tesadüf olduğunu düşünemeyiz. Anadolu yolların düğüm olduğu, kimileri için çözülüp önlerinde açılıp gittiği kimileri içinse durmadan çukurlaştığı, en fazla kendi yağında kavurduğu insanların yaşadığı zengin topraklar ülkesi. Kavşaktayız yani bir ömür sıratın üstünde sallanan insanlarız. Kaybetmenin ve kazanmanın bir anlık olaylarla değişebildiği çoğunlukla yanlış anlaşmalarla dolu ömürlerin tüketildiği zamansız masalsı bir coğrafya. Gerçeklerden çok dedelerden ninelerden dinlenilen asırlar öncesine ait hikayelerin, menkıbelerin imbiğinden devşirilmiş ahlaki öğretilerle dayanmış bir toplum. Varlığıyla değil yokluğuyla paylaşan insanların yaşadığı memleket elbette kucak açar savaştan kaçan...

American Ultra ve Biz

Haftalar öncesinden başlayan bir macera. Çocuklarla tanışıyoruz. Meğerse büyümeye başlamışlar. Önceleri alışveriş merkezlerinde Monsterhigh oyuncaklarının başında çatışma yaşarken şimdi bir güzel uyutulma dönemine girmiş bulunmaktayız. Güya ben çocuklarıyla iletişimi kopmamış bir ergen tayfası annesi olarak kendimi çok akıllı zannederdim. Yok hayır onlarla baş edebilmenin mümkün olmadığını anladım. Kabul teslim oluyorum artık. Uzun bir dönemdir Kristen Stewatrt kendilerinin son idollerinden birisi. Odalarında posterleri boy gösteriyor, onun çıkan her fotoğrafı yakından takip ediliyor, fan sayfalarında inanılmaz kavgalar ediliyor ve yaklaşık bir yıldır da American Ultra filmi bekleniyormuş benim ergen tayfası tarafından. Yaşlarının gereğini yaşıyorlar bizde anlayışlı davranmaya devam ediyoruz. Bu tavırları gelişim süreçlerinin vazgeçilmez adımlarından olduğu için de mutluyuz. Sevgili ergen tayfamdan yeni dünyayı tanımaya devam ediyorum. Kristen Stewart'ı Alacakaranlık serisi filmle...