Ana içeriğe atla

Göç Mevsimi

Bombaların altında yaşamak çok zor diyor, İzmir'deki Suriyeliler Derneği Başkanı, bir televizyon kanalına verdiği röportajda. Apartmanlar nöbetleşe uyuyor ve bomba gelme ihtimaline  karşı birbirlerini uyandırıp saklanmaya çalışıyorlar. Savaşın tüm yok ediciliğine karşı yaşama tutunma savaşı veriyor Suriyeliler. Şimdi İzmir'de daha bir görünür oldular. Korkunç umut ticaretinin yalnız ve savunmasız çocukları kaldırımlarda nasıl yaşamlarını sürdürmeye devam edecekler? Tüm umutları Yunan adalarına ve ardından Avrupa ülkelerine gidebilmek. İnsanca bir yaşam için. Bize diyorlar Almanya'ya gidebilirsek ev verecekler, temiz kıyafet verecekler. Belki savaştan önce kendi ülkelerinde olan hayat şartlarına hiç bir zaman ulaşamayacaklar ama umutları bugün için İzmir Basmane meydanından can yeleği satın alıp boğulmadan Ege denizini geçmek üzerine kurulmuş. Ne zaman bomba atılacağını takip ederek yaşamaktansa elimizdeki tüm mal varlığımızı satıp umutlarına tutunup, İzmir'in kavurucu sıcaklarında kaldırımlarda bir telefon beklemek. Mutlaka gideceğiz diyor bir aile. Paramızı verdik, iki gün önce bizi aradılar, sabaha karşı bir otobüse bindirdiler, camları kapalı bu otobüsle dört-beş saat yolculuk yaptık, sonra denizin durumu uygun değil diye bizi geri getirdiler. Beklemeye devam ediyoruz. Tekrar arayacaklar ve biz mutlaka gideceğiz, diyorlar. Yaşama tutunmak için en büyük umutlarına sımsıkı tutunuyorlar. 
Anlamak zorundayız. Bildiğim tek şey bu, savaşın yangınından kaçanları anlamak ve bu sorunlara çözüm oluşturmak biz sağ salim evinde oturabilen insanlara vebaldir. Daha büyük yangınları çıkmasın diye önce bugünün yangınını söndürmek zorundayız. Ne dersiniz?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Soma

 Bugün günlerden Soma'da 301 maden işçisinin ölümün ardından gerçekleşen ilk mahkeme günüydü. Adaletin yerine geleceğine dair şüphemiz olsa da olmasa da değişmeyecek tek bir şey var 301 can, baba, abi, kardeş, oğul geri gelmeyecek. Geride kalanların acıları da nesiller boyunca aktarılacak bir sızı olarak kalacak. Bundan sonrası için ne olacak bilemiyorum ama bundan öncesine bakmak bir çözüm önerisi olabilir diye düşünüyorum.   Ege Bölgesi medeniyetlerin başladığı çağlardan itibaren insanların yaşadığı bölgelerden biridir. Biz bunu Ege Yunan devletleri dönemi, Makedonyalı İskender Dönemi, Roma Dönemi, Bizans Dönemi, Türk Beylikleri Dönemi son olarak da Osmanlı Dönemi diye binlerce yıllık tarihi tanıklıkla görebiliriz. Tarih bize  kaleler, su kanalları, inanılmaz amfi tiyatrolar veya arkeolojik her türlü veriyle birlikte sunar bu zenginliği. Biz bu bölgede doğan ve büyüyen çocuklar olarak bu binlerce yıllık tarihin gölgesinde yaşarız.     Doğu medeniyetleriyle b...

Güçlü Kadınlar Klubü

Ölmek zorunda değilsiniz kadınlar! İzlediğiniz her kadına yönelik şiddet haberinin öznesinin yarın siz olmayacağınıza dair bir garantiniz var mı? Ne yazık ki yok! Siz kendiniz olarak var olmaya çalışmadıkça, ipleriniz hemde hayata bağlandığınız ipleriniz başkalarının elinde olmaya devam edecek. Siz varoluşunuzu sadece sevdiklerinize ve toplumun size giydirdiği tüm mecburiyetlere bağlamaya devam ettikçe, yaşamınız kendi elinizde olamayacak. Modern dünyada olduğunuz yanılgısına düşmenizi istemem, hala Nazım'ın dediği yerdeyiz: "...soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen..." diyen, dizesindeyiz. Bu yüzden bizleri kolayca öldürmeyi seçebiliyor tüm sevdiklerimiz. Biz ya onların malı ya da ancak yok ederek temizleyebilecekleri ellerinin kiri. Acı, biliyorum ama gerçek. İsimler değişse de kadın cinayetlerinin önlenemeyişi ve durmadan yükselişi sebebiyle daha çıplak ve çarpıcı bir şekilde kavga etmeliyiz bu öldüren zihniyetle. Yüzlerine vurmalıyız sahte kutsallıklarını. Sadece...

Afrika'da Umutlar ve Büyücüler

  İçimizin çölleri ve benzeri tantanalı cümlelerimi bir kenara bırakıp, "Umuda Yolculuğun" Akdeniz'de boğulması üzerine bir kaç kelam etmek istiyorum. Son bir hafta da yaklaşık bin kişi Akdeniz'in sularına gömüldü. Nedenleri üzerine ortalama bir entelektüel biraz tarih bilgisiyle birlikte bu konuda uzun uzun yazabilir. Sebepleri veya çözüm önerileri olanların hepsi önümüzdeki yüz yıl daha konuşmaya devam edecekler mutlaka. Akdeniz, Atlantik veya dünyanın tüm denizlerinde balık istifi batık olan Afrikalılar hiç konuşamayacaklar ve acılar üzerinden edebiyat üretmeye devam eden biz kalemşör ve şimdinin klavyeşörleri hiç susmayacaklar.   Bu gün Tanzanya'daki Albinolar hakkında bir haber izledim. Babası, Albino hastası olan oğlunu kampa bırakıp gidiyor. Çocuğun çığlıkları, kendini yere atıp ağlaması her terk edilen çocuğun verebileceği tepkiler gibiydi. Tanzanya'da Albinolu insanlar büyücülerin ellerinden kurtulmaya çalışıyorlarmış. Çünkü büyücüler onları öldürere...