Ana içeriğe atla

Barış-2

  Asya steplerinin atlı savaşçılarının kendi devletlerini kurma girişimlerinin en yıkıcı olduğu dönemlerde yani kabilelerin birbirine üstünlük kurup yönetici güç olma yarışlarında Cengiz Hanın başarısı günümüzdeki sosyal dokuyu oluşturan toplumların şekillenmesinde oldukça önemli bir rol oynamıştır. Bu orta çağın en güçlü ve yayılmacı imparatorluğu durmak bilmeden her bir yanı yakıp yıktı neredeyse. Aslında bu yıkım aynı zamanda güçlü bir var olma savaşının da zaferiydi. Onu ve yasaklarını kabul etmeyen her şey yok olmalıydı. Bozkırların göçebe kabileleri arasında yalnız kalmış bir adamın dünyaya yön veren hikayesiydi onun yaşamı.Hayatta en çok annesinden ve köpeklerden korkan bir adamın hikayesi. Önce Timuçin yani demirci olan adam daha sonra Cengiz yani deniz olup tüm dünyaya yayılacaktı. Bu büyük yıkım gücünün arkasında bozkırların göçebe sadık savaşçıları vardı. Onlar için yakmak, yıkmak ve yağmalamak en büyük gelir kaynaklarının başında geliyordu. Bu iş için yaratıldıklarına inanıyorlardı belki de ama savaşa çıkmadan önce illaki duygusal olarak hazırlanmaları gerekiyordu. Bunun için öncelikle barış dönemlerimde sık sık ava çıkarlardı. Bu diğer Asya kavimlerinde ve göçebe savaşçılarında görüldüğü gibi bir şekilde hazırlık süreciydi yani bir çeşit antrenman gibi düşünülebilir. Savaştan bir gece ya da bir kaç gece önce kadınların alınmadığı eğlenceler düzenlenirdi. Çünkü bu şenliklerde küfürlü konuşurlar veya terbiyesiz fıkralar anlatıp psikolojik hazırlıklarını da tamamlamış olurlardı. Çünkü savaş onlar için bile dayanılabilecek bir atmosfer değildi belki de. İçinde yeryüzünün kutsal dirimini barındıran bir diğerini vahşice yok etmek hangi amaçla olursa olsun onların ruhlarını da kirletiyordu. Tıpkı bugün olduğu gibi. Yeryüzündeki suların dahi kirletilmesini yasak eden Cengiz ve savaşçıları yok ederek yok olduklarının da farkına varmış olsalar da salmış oldukları korku onları da esir almıştı belki de. Elbette tarihi olayları kendi koşulları içinde değerlendirmek esastır lakin tarihten işimize yarar dersler çıkarabilmek marifeti de bizim keyfiyetimizdedir. Bu yüzden barışı anlamak için tarihin yıkıcı savaşçıları bizim için en büyük örneklerdir. O yıkıcı atlı göçebelerin kıyımı farklı kültürlerin buluşmasına ve kaynaşmasına ve bir çoğumuzun bedeninde Moğol Lekesi olarak iz bırakmasına yani insanların barış içinde yapılanabilmesine yol açtıysa bugün barış kaçınılmaz sondur dersini çıkarmak en iyisidir. Sevgiyle selamlarım!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Güçlü Kadınlar Klubü

Ölmek zorunda değilsiniz kadınlar! İzlediğiniz her kadına yönelik şiddet haberinin öznesinin yarın siz olmayacağınıza dair bir garantiniz var mı? Ne yazık ki yok! Siz kendiniz olarak var olmaya çalışmadıkça, ipleriniz hemde hayata bağlandığınız ipleriniz başkalarının elinde olmaya devam edecek. Siz varoluşunuzu sadece sevdiklerinize ve toplumun size giydirdiği tüm mecburiyetlere bağlamaya devam ettikçe, yaşamınız kendi elinizde olamayacak. Modern dünyada olduğunuz yanılgısına düşmenizi istemem, hala Nazım'ın dediği yerdeyiz: "...soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen..." diyen, dizesindeyiz. Bu yüzden bizleri kolayca öldürmeyi seçebiliyor tüm sevdiklerimiz. Biz ya onların malı ya da ancak yok ederek temizleyebilecekleri ellerinin kiri. Acı, biliyorum ama gerçek. İsimler değişse de kadın cinayetlerinin önlenemeyişi ve durmadan yükselişi sebebiyle daha çıplak ve çarpıcı bir şekilde kavga etmeliyiz bu öldüren zihniyetle. Yüzlerine vurmalıyız sahte kutsallıklarını. Sadece...

Soma

 Bugün günlerden Soma'da 301 maden işçisinin ölümün ardından gerçekleşen ilk mahkeme günüydü. Adaletin yerine geleceğine dair şüphemiz olsa da olmasa da değişmeyecek tek bir şey var 301 can, baba, abi, kardeş, oğul geri gelmeyecek. Geride kalanların acıları da nesiller boyunca aktarılacak bir sızı olarak kalacak. Bundan sonrası için ne olacak bilemiyorum ama bundan öncesine bakmak bir çözüm önerisi olabilir diye düşünüyorum.   Ege Bölgesi medeniyetlerin başladığı çağlardan itibaren insanların yaşadığı bölgelerden biridir. Biz bunu Ege Yunan devletleri dönemi, Makedonyalı İskender Dönemi, Roma Dönemi, Bizans Dönemi, Türk Beylikleri Dönemi son olarak da Osmanlı Dönemi diye binlerce yıllık tarihi tanıklıkla görebiliriz. Tarih bize  kaleler, su kanalları, inanılmaz amfi tiyatrolar veya arkeolojik her türlü veriyle birlikte sunar bu zenginliği. Biz bu bölgede doğan ve büyüyen çocuklar olarak bu binlerce yıllık tarihin gölgesinde yaşarız.     Doğu medeniyetleriyle b...

Aladağ'lar Ana dolu

Soğuk bir kış gecesinde Aladağ’larda yanan kızlar benim kızlarımla aynı yaştaydılar. Evlerinden, analarından, babalarından uzakta yalnız yangınlar içinde biz yanmayalım da bir ülke olarak kimler yansın. Okumaya gönderilen kızlardı onlar, gelecekleri analarına, ninelerine benzemesin diye okullara giden yavrulardı. Amansız bir yarışa durmuş, gündüz okulda matematik, fen, sosyal bilgiler, İngilizce vb. derslerini görmüş, ödevlerini yapmış eve gidememiş, yurtta kalan 11-14 yaş aralığındaki canlarımızdı onlar. Birer körpe umuttular yeşeremeden yandılar, biz yanmayalım da kimler yana? Ah yokluk, yoksulluk ve yalnızlık ne büyük bir yangınsın sen ki bin yıllardır sönmedin. Küllerinden tutuşup tutuşup kavurmaktasın hala bizi. Uykularında olmaydılar halbuki şimdi, derin karanlığında değil ölümün. Belki yarın için ödevlerini bitirmişlerdi, öğretmenlerinden övgüler alacaklardı, çatlak elleriyle anneleri üstlerini örtemese de, sarılacaklardı yorganlarına Aladağ’ın yalnız kızları ve gelecekl...