Ana içeriğe atla

Güçlü Kadınlar Klubü

Samiye Burhan, 
Türkiye'nin ilk kadın otomobil yarışçısı,
Yıl henüz 1928..

O yıllarda İstanbul Hipodromunda araba yarışları düzenlenmekte.
At yarışlarındaki gibi de bahisler mevcut.
Gözler, hep bir kişiyi mutlaka görüyor.
Samiye hanımı... 
Çünkü o, bu otomobil yarışlarının değişmez pilotlarından.

Yanlış duymadınız.
O bir otomobil yarışçısı.
15 yıl kadar önce kadının nüfus sayımlarında dahi sayılmadığı bir toplum, yapılan devrimler sayesinde ortaya pistlerde ter döken bir kadın çıkarıyor.

Çıkarmakla kalmıyor.
1930 ve 1931 yıllarında girdiği yarışlarda dereceler elde ediyor.

1932 yılındaki bir yarışmada tüm erkek yarışmacıları geride bırakarak birinciliği göğüslüyor.Fakat ikinci olan yarışmacı Paşazade Vehbi Bey, yarışmaya bir kadın dahil olmasaydı birinci olacağını söyleyerek itiraz ediyor. İş mahkemeye aksediyor.
Davaya bakan Sultanahmet Sulh Hukuk Mahkemesi, kupanın Samiye Hanım'a verilmesini karar veriyor. Samiye Hanım, pistte geçilen ama durumu kabullenemeyen erkekleri bir kez de yargıda sollayıp kupasına kavuşuyor.
Samiye hanım, İstanbul sokaklarında araba kullandığı zaman, "Şeytan işi ! Atsız öküzsüz arabayı bir de kadın idare ediyor..." diyen softalar vardı.,
"Ben kadının kullandığı otomobile zinhar binmem!" diyen akrabaları vardı.
''Halk için, halka rağmen'' devrimleri gerçekleştiren Mustafa Kemal Atatürk, 2015 yılında bile, hala kadının araba kullanamadığı orta doğu ülkelerindeki gibi bir zihniyeti söküp atabildi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aladağ'lar Ana dolu

Soğuk bir kış gecesinde Aladağ’larda yanan kızlar benim kızlarımla aynı yaştaydılar. Evlerinden, analarından, babalarından uzakta yalnız yangınlar içinde biz yanmayalım da bir ülke olarak kimler yansın. Okumaya gönderilen kızlardı onlar, gelecekleri analarına, ninelerine benzemesin diye okullara giden yavrulardı. Amansız bir yarışa durmuş, gündüz okulda matematik, fen, sosyal bilgiler, İngilizce vb. derslerini görmüş, ödevlerini yapmış eve gidememiş, yurtta kalan 11-14 yaş aralığındaki canlarımızdı onlar. Birer körpe umuttular yeşeremeden yandılar, biz yanmayalım da kimler yana? Ah yokluk, yoksulluk ve yalnızlık ne büyük bir yangınsın sen ki bin yıllardır sönmedin. Küllerinden tutuşup tutuşup kavurmaktasın hala bizi. Uykularında olmaydılar halbuki şimdi, derin karanlığında değil ölümün. Belki yarın için ödevlerini bitirmişlerdi, öğretmenlerinden övgüler alacaklardı, çatlak elleriyle anneleri üstlerini örtemese de, sarılacaklardı yorganlarına Aladağ’ın yalnız kızları ve gelecekl

Bağırmayın

Güneşin karalaması                                                                         "Hey Öğretmenim, sizi hayretle izlemekteyim! Kafamın ne kadar karışık olduğunu anlamadan bana bağırma, lütfen. Dünyayı anlamaya çalışmaktayım ve sizlerin bana yardımcı olacağınızı düşünmüştüm ama bana sürekli gürültü yaptığım için bağırmanızı veya verdiğiniz ödevlerinizi yapmak istemediğim için kızmanızı ve beni aşağılamanızı hak ettiğimi sanmıyorum. Henüz 10'lu yaşlarımdayım ama sanki dünyanın yükünü sırtlamışsınız omuzlarıma ve büyükmüş gibi yaşamamı istiyorsunuz benden. Çocukluğuma dokunmayın, oyunlarımı gelecek kaygısıyla çalmayın, bana bağırmayın!" Günlerimin izine düşmek istediğim önemli bir konu var sevgili arkadaşlarım. Kendi içinde yaşadığım sorunlar üzerine yazmayı pek sevmiyorum. Hele ki çocuklarımla ilgili konulardan bahsetmeyi hiç istemem ama bu durum sadece benim çocuklarımla ilgili değil. Kendi kızlarımdan yola çıkarak tanık olduğum, müdahale ettiğim ama b

Algı Yağmuru

Yarım kalmış kitaplara yeniden başladım. Dolduruyorum ceplerimi. Ne kadar çabuk boşalıyor insan oğlunun aklı bir bilseniz. Hızla algılarımıza girip çıkan ve dünyamızın ne hale geldiğini bile bize unutturan bir algı yağmurunun altında yaşamak zorunda olduğumuzun farkındamıyız dersiniz. Neyse bütün bunlar olup biterken bizden istenen tek şey anlıyormuş gibi yapmamız zaten. Sonra akşamları kanepelerimize uzanıp zengin ailelerin yaşadığı sorunları anlatan dizileri izleyip, kederlenmek ya da mutlu olmak vs., kız oğlanla barışmışsa veya küsmüş ise, bütün kurgusu bu olan yaratıcı diziler ekranına odaklanıp yok oluşumuzu inanılmaz esenlik duygusuyla çekirdek çıtlayarak eşlik etmek. Çok hoş boş bir yaşamın içinde döndürmek günlerimizi. Uslu çocuklar olup çok sıkılırsak eğer tartışma programlarının daimi taraflarının kapışmalarına gark olup öfkelerimizi kabartmakta başka bir seçeneğimiz ya da memleket ve dünya kurtarmak sevdasıyla uyuyup uyanınca insanların evlenmeleri üzerine kurgulanmış gerç