İnternet ve Çocuklar
Teknoloji biz insanların ona uyum sağlamasını beklemedi hiç bir zaman ve hiç bir zamanda beklemeyecek. Biz kendimizi,sevdiklerimizi,çocuklarımızı nasıl bu hızla dönen dünyanın kasırgalarından koruyabiliriz? Kaçacağımız ve saklanacağımız bir yer yok. Başka bir dünya da yok. Bu hızlı iletişim yağmurunun altında yaşamak zorunda olduğumuz kaçınılmaz bir gerçek. Bütün bunları kabul ederek insan olmaya çalışmak ve incitmeden çocuklarımızı büyütebilmek çok zor. Pek çok arkadaşımın düğünlerini, bebeklerini facebooktan takip ettiğimiz bir çağda çocukları sosyal medyanın sınırsız alanıyla baş başa bırakıp buralarda büyütüyoruz artık. Çocuklarımız bu sınırsız dünyanın karşısında tek başına. Her an küçük dünyalarına sızabilecek her türlü kirli dünyaların tacizine açık ve savunmasız haldeler. Çoğu çocuk yaşlarını büyüterek sosyal medyayı kullanıyorlar. Karşılarındaki kişilerin kim olduklarını bilmeleri veya onları yönetebilmeleri mümkün değil. Anne-baba denetimi de bu alanda pek mümkün gözükmüyor. Çünkü çocuklar farklı hesaplarla kendi sosyal medyalarını oluşturup ebeveynlerinin haberi olmadan bu alanlarda var oluyorlar. Bu onları erken yaşlarda tacize açık hale getirebiliyor. Sonuçta daha çok şiddete eğilimli bir nesil yetişmeye başlıyor. Anne-babalar bu konuda yalnız ve bizim gibi ülkelerde pek çoğu teknolojiye yabancı. Çocuklarıyla aralarındaki kopukluk bu yüzden çok daha fazla. İstesek de istemesek de korkunç bir küfür dili şimdiden oluşmuş olan bir nesil geleceğin toplumunu oluşturmaya hazırlanıyor. Bu ürkütücü girdap galiba geleceğin çıkmazı olarak hepimizi içine çekecek.
Tarih hiç bir zaman bu kadar hızlı çağıldamamıştı, hiç bir zaman bu kadar hızlı akmamıştı belki de. Şimdi neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız ve nasıl bir çözüm oluşturacağımızı bilememiz bu yüzden olmalı. Hepimiz suyun akışına teslim olmuş ve sadece gidiyoruz. Geçmişten bu güne sızan insaniyet ışıklarından başka çıkış yolumuz olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bugünlerde dünya insanları daha fazla çatışmacı ve yıkıcı. İnsan olmaya dair, barışa dengeye, uyuma dair söylemler ve öğretiler geçmişin bilge insanlarının bıraktığı yapıtlarda bulunabiliyor ancak. Hem kendimiz hemde tüm sevdiklierimiz için gözlerimizi birbirimizin gözlerine dikmeliyiz daha fazla. Yargılamadan çocuklarımızla iletişim halinde kalabilmeliyiz. Bilgeliğin diliyle ve şefkatle kucaklaşa bilmeliyiz. Dostça kalın, hoş kalın!
Yorumlar
Yorum Gönder