Geçmişin dilsiz ormanlarının yankısı kulağımızda uğulduyor durmadan sanki. Bugünde değilde bilmem kaç yüzyıl sonrasında yaşıyormuşuz gibi bir hava esiyor üstümüzde. Artık takım tutar gibi dönemleri, sultanları konuşur olduk. Birileri hatırlamalı tarihte yaşamış olan insanlar padişah da olsalar artık ölüler. Onların zamanları biteli çok oldu. Dönemlerinde estirdikleri rüzgar bizim saçlarımızı uçurmuyor artık. Dönüp aynada kendi gerçek sorunlarımızla yüzleşip çözüm aramazsak daha yaşarken yok olmayı tercih etmiş tuhaf bir kavim olarak kalacak adımız tarihe. Kısaca "Tarihi Tarihte Bırakalım!" ve kendimize bakalım.
Uyuşmuş bir çaresizlik içindeyiz diye görüyorum ben kendimi ve içinde yaşadığım toplumu. Artık her türlü düzensizliğe çok kolayca alışıp uyum sağlar olduk. Bireyi pasifleştiren, onu iyi niyet bağnazlığıyla her türlü silaha dönüştüren, büyük yalnızlığımızla ayağımıza değil artık direkt kafamıza sıkmaya başladık. Bir toplum topluca intihar ediyor sanki. 40 yaşına merdiven dayamış bir anne olarak 12 yıl okuyup, en sonunda tüm hedeflerimi rafa kaldırıp, aynı büyük annelerim gibi mutfakla evin diğer odaları arasında dolaşan, umutsuz işsiz kategorisinde bile olmayan birisiyim. Benim gibi olan bir sürü arkadaşım var ve onlarla çocuklarımızın fotoğraflarını beğenerek bedavaya haberleşiyoruz. Çocuklarıma derslerini çalışıp, iyi notlar almaları gerektiğini anlatamıyorum. Şimdi daha fazla Justin Bieber dinleyip, sevdiğiniz filmleri izleyin demekten başka bir çarem yok gibi görünüyor. En azından mutlu olmayı öğrenebilirler. Gelecekle ilgili hiç bir planlama yapamıyoruz. Çünkü şu geçmişin hayaletleri kaplamış ortalığı ufkumuz kapalı. Bizde günü ve anı çalıyoruz keyfini sürmek için. Bir anne olarak kaygılarım sonsuz olsa da doğacak güzel günleri bekliyoruz, inadına umutla!
Yorumlar
Yorum Gönder